بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ١٠

Yalan sayanların o gün vay haaline!

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ ١١

ki onlar, o dîn gününü yalan saymakda olanlardır.

– Hasan Basri Çantay

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Halbuki onu haddi aşkın ve taşkın, günâha düşkün olan her kişiden başkası yalan saymaz.

– Hasan Basri Çantay

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ١٣

Onun karşısında âyetlerimiz okununca «Evvelkilerin masallarıdır» demişdir o.

– Hasan Basri Çantay

كَلَّاۖ بَلْۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ١٤

Hayır (hakıykat öyle değil), bil'akis, onların kazanmakda oldukları (irtikâb edegeldikleri mâ'siyetler) kalblerini yenmiş (paslandırmış) dır.

– Hasan Basri Çantay

كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ ١٥

Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat'iyyen mahrumdurlar.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُواْ ٱلْجَحِيمِ ١٦

Sonra onlar muhakkak ve muhakkak o alevli cehenneme gireceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧

Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.

– Hasan Basri Çantay

كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ ١٨

Hakkaa ki iyilerin (amel) kitab (lar) ı, hiç şübhesiz «İlliyyîn» dedir.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩

«İlliyyîn» in ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?

– Hasan Basri Çantay

كِتَٰبٌ مَّرْقُومٌ ٢٠

(O), yazılmış bir kitabdır,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu